-
1 bambaşka
grundverschieden; ( büsbütün başka) ganz andere(r, s), völlig andere(r, s); ( apayrı) ganz verschiedenbu \bambaşka bir şey das ist etwas ganz [o völlig] anderes
См. также в других словарях:
bambaşka — sf. Büsbütün başka, apayrı, değişik, farklı İş önlüğü ile baş örtüsünü çıkardı mı bambaşka bir insan oluyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
içyüz — is. Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir, künh Bu işin içyüzünü dostlarımızın bize gösterdikleri telgraf haberlerinden yeter bir vuzuh ile öğrenmekte gecikmemiştik. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokal — sf., li, Fr. local 1) Yöresel 2) tıp Yerel Lokal anestezi. 3) is. Dernekevi Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır. N. Cumalı 4) is. Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer, gece kulübü Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece… … Çağatay Osmanlı Sözlük
put — 1. is., Far. but 1) Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum. Y. K. Karaosmanoğlu 2) din b. Haç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
soygunculuk — is., ğu Soygun yapma, haydutluk, şekavet Belki de büsbütün başka bir şey; bir soygunculuk mu yoksa? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
civar — is., Ar. civār Yöre, yakın yer, havali, dolay Büsbütün aşka geldi. O civar halkınca pek sevilen bir başka şarkıya geçti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük